Haberler

STRES HAKKINDA BİLDİKLERİMİZ & BİLMEDİKLERİMİZ-2

SONUÇ ve ÖNERİLER

Dr. Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER

Stresten zarar ya da fayda görmek, büyük ölçüde kişinin kendisine bağlıdır. Çünkü stres tepkisi, kişiyi psikolojik ve fizyolojik olarak tehdit eden bir ağırlık olabildiği gibi, yaşamın güçlükleriyle baş edebilmede enerji veren bir güç de olabilir. Birey stres yaşadığında, beden otomatik olarak tepki vermeye başlar; kalp atışı hızlanır, terler, nefes alışverişi hızlanır, kas gerilimi artar. Kısacası vücut, teyakkuz haline geçer. Bu teyakkuz haliyle yani stresle başa çıkmak mümkündür. Bireyin yaşadığı stresin çok büyük bir kısmı, olayın veya durumun kendisinde değil o olaya veya duruma yüklediği anlamdadır.

Stres yönetimi için bedende ve zihnindeki değişimlerin farkında olunmalıdır. Bununla birlikte strese yol açan düşünce kalıplarını kullanmamak ya da olabildiğince az kullanmak faydalı olacaktır. Doğru nefes alıp vermek suretiyle aslında bedene her şeyin yolunda olduğu mesajı verilebilir. Bunun yanında stresle başa çıkmada en önemli yöntemlerden biri de düzenli spor ve egzersizdir. Çünkü kaslar düzenli egzersizle rahatlar, nefes alışverişi düzelir ve spor daha sağlıklı düşünmeye ve hissetmeye yardımcı olur. Pasif ve hareketsiz bir yaşam sürmek, stresi sürdürülür hale getirir.

Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise düzenli ve yeterli uyku ve sağlıklı beslenmedir. Uykusuzluk ya da düzensiz uyku ve sağlıksız beslenme, kısır döngü halinde birbirlerini besleyerek daha çok strese neden olabilir. Zamanı etkili kullanmak da stresle baş etmede etkili bir yöntemdir. Bir diğer stres yönetimi tekniği de belirsizlikleri ortadan kaldırmaktır. Belirsizlik, en önemli stres kaynaklarından biridir. Yaşamdaki belirsizlikleri azaltmak, kontrol edilebilen kısımları kontrol edebilmek stresi azaltacaktır. Stres yönetimi için özetle aşağıdaki maddeler önerilmektedir: “Hayır” diyebilmek, Aşırı mükemmeliyetçi olmamak, Paylaşmak, biriktirmemek, Hobi edinmek, kendine zaman ayırmak, Spora ve sağlıklı beslenmeye önem vermek, Bedenine iyi bakmak, Nefes egzersizini ve gevşemeyi öğrenmek, Sevdiklerine zaman ayırmak, İbadet hayatını devam ettirmek, Dinlenmeyi ihmal etmemek. Günlük hayatta konsantrasyon kaybı, bazı şeyleri hatırlayamamak birçok kişinin başına gelen olaylardır. Unutkanlik bazen bir süre sonra bu durumlar geçer ve kişiler eskisi gibi olur. Bazen gerekli tedbirler alınmazsa, bazı şeyleri hatırlayamama durumunun ilerlemesi ile zamanla Alzheimer rahatsızlığı görülebilir. Bu durumun görülmemesi için, hafızayı güçlü tutmakta, çeşitli şifalı bitkilerden yararlanmakta fayda vardır. Fakat en mühimi insanoğlunun hayatı boyunca sürdürdüğü yaşam sisteminin niteliği ve niceliğidir.

Beyin, beyincik, omurilik soğanı, omurilik merkezi sinir sistemini meydana getirir. Merkezi sinir sistemi bütün vücudu saran ağları ile görme, dokunma, işitme, tat alma, koklama, hafıza, düşünce ve hareketlerimizi düzenleyen ve kontrol eden bir yapıdır.

Etkilediği alanlardan da görüleceği üzere merkezi sinir sistemi ve sistemlerde meydana gelen rahatsızlıklar önemlidir ve bütün vücudu olumsuz yönde etkiler. Sinir sistemi ile ilgili bazı hastalıklar şunlardadır: Sara, beyin damarı hastalıkları, unutkanlık, baş dönmesi ve denge bozuklukları, beyin kanaması.

Beyin ve hâfıza üzerinde çalışan uzmanlar, genellikle beynin ihtiyaç duyduğu oksijen, glikoz ve bazı enzimlerin yeterli miktarda sağlanamamasını, stres ve gerginlik gibi sebeplerle beynin enerjisinin hemen tükenmesinden dolayı çalışma akışının düzensizleşmesini, sadece bazı meseleler üzerine yoğunlaşmadan ötürü beynin bir bölümünün âtıl bırakılmasını ve sistemsiz düşünme alışkanlığını hemen akla gelebilecek sebepler olarak saymaktadırlar.

İki çeşit unutkanlık görüyoruz. Birincisi basit unutkanlık; geriye dönüşü olan düzelebilen unutkanlık. Daha çok stres ve depresyonla oluşuyor. İkincisi ise kötü huylu unutkanlık. Hafıza kaybı, yani ‘Alzheimer’ hastalığı gibi beyindeki ağır hücre yıkımıyla ilgili oluşuyor. Beyindeki hücreler arası enerji transferinin bozulması, hücrelerin bilgileri kaydetme, tekrar çağırabilme, bilgileri depolayabilme özelliklerinin bozulması “unutkanlık” olarak tanımlanıyor.

Zihin yorgunluğunu yenmekte dengeli beslenme çok önemli rol oynuyor. Dengeli beslenme, çok yönlü bir kavram olarak yorumlanmalıdır. Maddi ve manevi olarak beden ve ruhumuzun ihtiyacı olan maddelerin Rabbimizin bizden istediği nicelik ve nitelikte olması keyfiyetini mutlaka ön planda tutmalıyız. Bir yandan manevi tatminsizliklerle dolu stresli bir hayat, bir yandan Allah’ın rızasına uygun olmayan dengesiz, helal tayyib şartlara uygun olmayan bir beslenmenin beden ve ruhumuzda yapacağı bir çok tahribatın içinde hafıza kaybı, insanı ölmeden öldüren, çok acı bir sonuçtur. Genelde yaşlılar için büyük bir sorun olan unutkanlık, artık gençlerde de görülüyor.