Dr. Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER
Rabbimizin yeryüzünde istifademiz için yarattığı çeşit çeşit meyve ve sebzeleri sürekli ve düzenli bir şekilde tükettiğimiz zaman, nasıl bir sağlıklı yaşam elde edebileceğimizi gösteren bir çalışmayı dikkatinize sunuyoruz.
Besinlerin içerisinde bilinen binlerce fitokimsayal bulunuyor. Çoğunun mekanizmaları hala yeterince bilinmiyor. Ancak son yapılan çalışmalar bazı besinlerin sağlıklı yaşam için vazgeçilmez olduğunu gösteriyor.
“Ispanak ve yumurta sarısında bulunan madde antioksidan özellik taşıyor. Meme kanseri, akciğer kanseri riskini azaltıcı özelliğe sahip.
Domates ürününde prostat kanserinden koruyucu özellik bulunuyor. Ayrıca domates kolon kanserini de önlüyor, kan şekerini düşürüyor, total kolesterol ve LDL kolesterolü düşürüyor. Bunun içinde de turunçgiller ve yeşil yapraklı sebzeler ile domates gibi sebzeye ağırlık verilsin deniyor.
Tahıl ürünleri de günlük beslenmede yer almalıdır, ama rafine olmadan doğal haliyle. Brüksel lahanasında ve sebzelerde meme, prostat, kolon ve akciğer kanserinden koruyucu özellik var. Lahanagillerin hepsi zaten kansere karşı koruyucudur.
Turunçgillerde 2 aktif bileşen var. Bazı kanserlerden özellikle meme, karaciğer ve pankreas kanserinden koruyor. Yapılan son çalışmalara göre turunçgiller, tip 2 diyabet, astım, katarak ve romatoid artrit gibi hastalıklara karşı kişiyi koruyor.
Elma, brokoli, marul, nar; HDL yükseltici, LDL düşürücü özelliklere sahipler. Özellikle elmanın kabuğunda antioksidan özellik çok daha yüksektir.
Nar; kanser koruyucu ve kuvvetli bir antioksidandır. Keten tohumu ve yonca ; koroner kalp hastalıkları konusunda yapılan bazı çalışmalarda koruyucu özelliği fark edildi. Tabii, tüketilen miktar önemlidir.
Soğan, sarımsak ve pırasa kükürtlü besinlerdir. Tansiyon düşürücü, kolesterol azaltıcı özelliklere sahip gıdalardır.
Karanfil, zencefil, anason, fesleğen, biberiye, zerdeçal, kırmızıbiber, enginar gibi besinler farklı mekanizmalarla bizi kanserden koruyor. Koruyucu fizyolojik aktif bileşenleri var. Özellikle enginar karaciğer sağlığı için önemlidir.
Su ürünleri de koroner kalp hastalıklarına karşı koruyucu, zihinsel potansiyeli arttırıcı özellik taşır. Sızma zeytinyağının LDL düşürücü antioksidan özelliği var.
Ancak anlatılan tüm bu yararların ortaya çıkması için kişinin ömür boyu bu besinleri sofrasından eksik etmemesi gerekiyor. Yoksa bir kere ya da bir ay yenilip bırakıldığında tabii ki yararını göremez. Bu sistemi yaşam sistemimiz haline getirmeliyiz. Rabbimizin bize lütfettiği bu namütenahi nimetler karşısında, bol bol tüketmek ve şükretmek yerine, halâ endüstride üretilen, pek çok zararlı ve haram olma ihtimali taşıyan katkı maddeleri ihtiva eden ve market raflarında cicili bicili renk ve görüntüleri ile avlarını bekler gibi duran yapay gıda maddelerine bu ilgi nedir? Galiba, üretici ve satıcı firmalar, ürünleri ile, reklamları ile bizim “Hedonizm” zaafımızı istismar ederek, bizi sömürmenin yolunu iyi bulmuşlar ve biz o pazarın adeta esirleri haline getirilmişiz. Bu zaafları yenip sağlıklı yaşam yolunu seçenlere ne mutlu!