Dr. Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER
İsrail zulmü Ramazan ayında da devam ediyor. MESCİD-İ AKSA’da teravih namazı kılmak için toplanan yüzlerce Filistinli kardeşimizi kadın-çocuk ayırt etmeksizin ibadet eden Müslümanlara saldıran İsrail polisi onlarca kişiyi yaraladı. 240’dan fazla yaralı ve 100’den fazla gözaltı var.
İsrail polisinin, gece saatlerinde Mescid-i Aksa’daki Kıble Mescidi’ne sığınanlara kauçuk kaplı mermi, ses bombası, göz yaşartıcı gaz ve coplarla müdahalesinin ardından işgal altındaki Doğu Kudüs’te olaylar çıktı.
Filistinli kardeşlerimiz teravih namazı sonrası, işgal altındaki Doğu Kudüs’ün Eski Şehir bölgesi çevresinde bir araya geldi. İsrail polisi, toplanan yüzlerce Filistinliyi ses bombaları ile plastik kaplı kurşunlarla acımasızca dağıtmaya çalıştı. Filistinli kardeşlerimiz ise havai fişek ve su şişeleri ile kendilerini korumaya çalıştılar.
Bu zulümlerin arkasından 2 milyar nüfusa sahip Müslümanlar oturup acı acı düşünmesi lazım. 15 milyonluk İsrail’e karşı biz neden çaresizlikler içerisindeyiz? 1974 de bütün engellemelere rağmen Kıbrıs çıkartması gerçekleştirilmişti. Teferruatını birçok kardeşim biliyordur. Arkasından Amerika ambargo ilan etti. Devlet millet işbirliği ile bu ambargo yerle bir oldu, üstelik bugün Dünya savunma sanayiinde söz sahibi olduk.
İsrail’i bu pervasız halde tutan kendi ideolojisinin yanında ekonomik gücü. Bir yandan bu ekonomik gücüne Müslümanların ne kadar destek verdiklerini düşünmek bile utanç verici. 2005 yılından beri zaman zaman ‘İsrail Ürünlerine Boykot’ çağrısı yapmaya çalıştık. Faydalı oldu ama zulmü durduramadı. Bu acılarımızın depreştiği bu günlerde gücümüz yettiğince inandığımız değerlerimiz için, zulüm altında kalan kardeşlerimizin hakkı için, insanlık için boykota davet ediyorum.