Genel

LABORATUARLARDA ÜRETİLEN ET (Yapay Et!) KAVRAMINA ELEŞTİREL BİR BAKIŞ

Dr. Öğr. Üyesi Yılmaz KAYA

YAPAY ET NEDİR VE NASIL ELDE EDİLMEKTEDİR?

Kısaca “yapay et!” üretiminin mantığı aşağıdaki gibidir; Öncelikle yapay et için üretilmek istenilen hayvanın (keçi, sığır, tavuk, domuz gibi) uygun bir dokusundan (embriyonik miyoblastın ve/veya iskelet kas hücresi) parça alınması ile başlar. Sonra alınan bu parça biyoreaktör bünyesinde ve kontrollü şartlarda (Isı, Işık, temizlik vb gibi) besi ortamına bırakılmaktadır.

Besi ortamının içinde ise ihtiyaç duyulan hormonların, yapay besin maddelerinin ve/veya bitkisel kökenli besin maddelerin usulüne uygun şekilde besi ortamına verilmesi ve yapay etin büyümeye başlaması ile devam etmektedir. Yani hayvan dokusundan başlangıç aşamasından alınan parça âdeta bir kök hücresi gibi birleşerek miyotüpleri, miyotüpler de farklılaşarak miyolifleri oluşturur. Bu miyolif olarak tesmiye edilen yapılar işlenebilir ve et ürünü olarak tüketilebilir. “Yapay et!” genel olarak renksiz olarak elde edilmektedir. Yapay etin rengini ve aromasını alabilmesi için çeşitli kimyasal eklenebilmektedir.

YAPAY ETİ GÜNDEME GETİRENLERİN GÖRÜŞ VE İDDİALARI

Modern hayvancılık tekniklerinin ve et sektörünün bir takım zararlı yan etkileri bulunmaktadır. Bu yan etkilere modern hayvancılıkta sera gaz salınımının yüksek olması, yeşil alanların azalması, modern tarımla beslenen hayvanların etlerinde pestisit kalıntısı ve ağır metal gibi zararlı maddelerin bulunması sayılabilir. Patojenlerin artmasının en büyük sebeplerinden biri; modern hayvancılık ve tarımda kullanılan kimyasallar olarak sayılabilir. Hâlihazırda kamuoyuna sunulan bilgilere göre, yapay et sektöründe patojen kaynaklı herhangi bir hastalığa sebebiyet vermeyeceği varsayılmaktadır. Çünkü üretilen “yapay et!” sadece temiz ve herhangi canlı olmayan laboratuvar ortamlarında üretilebilmektedir.

YAPAY ETE ELEŞTİREL BİR BAKIŞ

Bu önerilen yapay et sektörü belki de gelecekte gıda güvenliği ve fiyat konusunda avantajlı duruma gelmemesi halinde hiçbir zaman ticarileşemeyeceği olasılıklar arasındadır. Yapay et’in seri üretiminin önündeki en büyük engeller: yüksek maliyet, büyük miktarların kısa zamanda üretilememesi, tüketicilerin tepkileri ve müslümanlar başta olmak üzere yahudi ve hinduların dini hassasiyetlerinin bulunması bu konudaki hassasiyetleri olarak sıralanabilir.

Geleneksel et endüstrisi, farklılaşan tüketici istekleri, farklılaşan market eğilimleri, insan nüfusu, sera gazı emisyonları, orman alanları tahribatı, tarım arazileri ve tahıl ürünlerinin tarımsal amaçları dışında kullanımının artışı ve hayvan refahı kaygıları gibi farklı etkenlerle karşı karşıyadır. Tabii ki, bu etkenlerin en büyüklerinden birisi ekonomik olarak daha fazla para kazanma isteğidir. Ancak her ne kadar mevcut bilgilere göre olumlu yönleri olsa da “yapay et”in üretim maliyeti, endüstriyel üretime uygunluğu, insanlar tarafından hoş görülmemesi, fıtri kabul edilmemesi ve bazı etik kaygılardan dolayı uzun ömürlü olamama durumu da olasılıklar arasındadır.

Bununla beraber unutulmamalıdır ki; Genetiği değiştirilmiş bitkilerde olduğu gibi modern biyoteknolojik yöntemlerin ticarette kullanılmasının en büyük sebeplerinden bazıları küresel açlık ve gıda yetmezliği gibi sorunların çözülmesi olarak gösterilmektedir. Küresel ölçekte 1996 yılında 1,7 milyon hektar GDO’lu ürün ekimi üretilmiş iken, 2019 yılında bu rakam 191,7 milyon hektara ulaşmıştır. Buna rağmen özellikle ekilen bölgelerde ne “açlık” çözüme kavuşmuştur ne de GDO’lu ürünleri eken çiftler ekonomik olarak daha rahat etmiştir. Buna karşı; yaklaşık son çeyrek asırda verilere bakıldığı zaman GDO’lu tohumları üreten biyoteknoloji firmaları zenginleşmişlerdir. Günümüzde bu örnekler olduğu için bu “yapay et” meselesine eleştirel bakılması göz ardı edilemez.

Fakat şu ana kadar herhangi bir büyük miktarda yapay et üretilmediğinden büyük miktarda üretildiği zaman herhangi bir patojen oluşup-oluşmayacağı şuan tam bilinmemektedir. Bunların yanı sıra yapay et üretimi sırasında kullanılan ve ihtiyaç duyulan sentetik ürünlerin (hormonlar, bitkisel kaynaklı besinler, amino asitler vb) gıda güvenliği ve canlı sağlığı bakımından ne kadar güvenilir oldukları bilinmemektedir. Yeni nesil üretilen ve tüketilen bu tip besin maddelerinin tüketimin tehlikeli olabileceği potansiyeli mevcuttur.

Bunların yanısıra, yapay et üretimi sırasında sağlığa zararı ispatlanmış maddelerin kullanımı (yukarıda bahsedilen) gerekçelerinden sayılan ürün kalitesini artırımı, ürün verimin fazlalaştırılması, aroma vermesi ve önemli ekonomik faydalarının olması yapay eti masun ve dini bakımdan caiz yapamaz. Zira Cenab-ı Hak, temiz, tayyip, helal, sağlıklı gıdaların tüketilmesini emretmekte ve canlıya zararlı, faydasız veya zararı faydasından daha fazla bulunanlara izin vermemektedir. Unutulmamalıdır ki Rezzâk olan Allah, yarattığı her canlının rızkına da kefil olmuştur.

Bazı biyoteknolojik ürünlerinde olduğu gibi bünyesinde insan ve canlı sağlığına zararlı kimyasalların varlığı kesin olan gıdaların tüketilmesinin İslamî açıdan uygun olmayacağı açıktır. Sonsöz; Özellikle “yapay et”in durumu disiplinler arası (Tarımsal Biyoteknolog, Ziraat Mühendisi, Veteriner, Biyolog, Doktor, fâkih vb) uzman kişilerce değerlendirilmelidir. Bu değerlendirmeler tüketicilere yol göstericisi olması açısından büyük bir öneme sahip olacaktır.