Haberler Makaleler Son Eklenenler

GİMDES NE ANLATMAK İSTİYOR?, NE YAPMAK İSTİYOR?

Hayat Nizamımız olan İslamın ana kaynakları olan Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimiz(s.a.v)in sahih Hadislerinde insanların, özellikle Müslümanların, takva mertebesinde uygulamaları istenen “Helalen Tayyiben” şartlarının günlük hayatlarında yaşanabilir olabilmesi için yapılabilecek çalışmaların tamamı GİMDES’in misyon ve vizyonunu oluşturmaktadır. GİMDES asla bir fetva kurumu değildir. Bu sebeple, müslüman tüketicilerin, yüz yıldır çaresiz , savunmasız bırakıldıkları kendisine ait olmayan, kendi kültür ve ananesinden kopuk olarak sürdürdükleri modern yaşantının içinde yaşamlarını kolaylaştıracak fetvalar arayışı içerisinde olmamıştır. GİMDES ana kaynaklarımızın bize sunduğu hayat nizamının olmasını istediği ürünlerini ürettirebilmenin telaşını taşımaktadır. Bu müzmin ve zillet kokan bu yaranın suyun başından, kökünden tedavi edilmesini istemektedir.

Sahip olduğu dinin kendisine yüklediği vecibelerden ve sahip olduğu gücünden habersiz 2 milyarlık İslam ümmeti yüz yıldır Allaha karşı savaş halinde olan inançsız, münkir, gayri müslimlerin kontrolünda, adı konmamış, bir sömürge hayatını sürdürüyor. Zamanın fetva vericileri de adeta bu yaşam stilini devam ettirebilmenin fetvalarını sunmaya devam ediyorlar. GİMDES sorguluyor; Dinimizde, Ümmeti bu zilletten kurtaracak hiç mi yaptırım gücüne sahip fetva yok? Allah bu zillette yaşasınlar diyemi yaratmış bu ümmeti?

Şu manzaraya bakın; Bizim olan yoğurt yıllardır domuz kemik ve derilerinden üretilen gelatinle kirlenmiş olarak müslümanlara yediriliyor. Unlu ürünlerimiz ekmeğimiz dahil, yufkalarımız böreklerimiz, baklavalarımız yıllardır insan saçı ve domuz kılndan yapılmış sistainle kirlenmiş olarak müslümanlara yediriliyor. Kendi kuzularımızın, buzağılarımızın şirdenlerinden yapılan mayalarımızla üretilirken, peynirlerimiz yıllar varki domuz şirdenlerinin, domuz enzimlerinin karışabildiği ithal maya ve enzimleri ile kirletilmiş olarak müslümanlara yediriliyor. Raf ömürlerini sermayenin lehine uzatacağız diye et ürünlerinde, tüketicilerimiz yıllardır kanser riski ile, alzaymer rizki ile, çocuklarımız beyinsel rahatsızlık riski ile sodyum nitrit, mono sodyum glutomata mecbur bırakılıyor. Hayvansal kökenleri açıklanmadan yıllardır pekçok gıda maddesinde kullanılan gliserinler, jelatinler, mono ve di gliseridler ve daha onlarca katkı maddesi, beyinsel rahatsılıklar tevlit eden sentetik tatlandırıcılar kullanılmaya devam ediliyor. Kozmetik, ilaç ve sağlık ürünlerinde de kullanılan onlarca katkı maddesinden kaynaklanan benzer rizkler yıllardır zaruret maddesine sığınarak verilen fetvalarla tüketicilerimize, hastalarımıza tükettiriliyor. Bu zillet değilmidir? Müslümanlara yıllarca zillet içinde yaşamak yakışır mı?

Bu ters giden gidişi GİMDES suyun başından, üretim bandında iken düzeltmenin telaş ve gayretindedir. Üretici firmalara , eğer ürünlerinizi müslümanlara satmayı düşünüyorsanız onların ana kaynaklarında emir olarak bildirilen “Helalen tayyiben” şartlarına uygun üretin. Bu şartları GİMDES’in kontrolunda yaparsanız GİMDES de size helal ve tayyib sertifikası vererek tüketiciler adına firmanızı tescil eder. Böyle bir çalışma bütün bir ümmetin faydasına, hayrına bir eylem değil midir? Çaresizlik yüzünden boşvermiş kusurlu müslümanların dahi böyle bir çalışmayı desteklemeleri onların imanî bir vecibeleri değil midir? Bu iş çok zor hatta imkânsız diyeceklere Kur’ani bir ifadeyle cevap vermeliyiz.