Haberler Son Eklenenler

Hicri Yeni Yılınız Mübarek Olsun

HİCRİ YENİ YILINIZ MÜBAREK OLSUN….

Bugün (26 Ekim – Muharrem 2 ), hicrî 1436 yılına dün girdik. Hicrî yeni yılımız bütün Ümmete hayırlar getirsin.
Hicrî takvim nedir? Ne zamandan beri uygulanmaktadır?
Hicrî yeni yılın ilk ayı olan Muharrem ayına özel bir ibadet var mıdır?
Peygamberimiz yeni yılı nasıl karşılamıştır?
Aşure günü nedir? Aşure gününe özel bir ibadet şekli var mıdır?
soruları ile ilgili de, kısaca bilgi vermeye çalışalım.

Hicrî tarih, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Mekke’den Medine’ye hicretiyle başlar.

Ancak takvim başlangıcı olarak bu tarih, Hz. Ömer devrinde kabul olunmuştur. Ondan önce Arapların belli bir takvimi yoktu. Bazı önemli hadiseleri (Hz. İbrahim’in ateşe atılışı, Fil vakası vb.) tarihe başlangıç olarak gösteriyorlardı.

Hicretten on altı yıl sonra (638), dönemin halifesi Hz. Ömer’in emriyle Medine’de bir meclis toplanarak, tarih meselesine bir çözüm bulunması istendi. Hz. Ali’nin teklifi ve mecliste bulunanların kabulü ile, Hz. Muhammed (a.s)’in hicreti, İslâm tarihinin başlangıcı ve Muharremin de bu yılın ilk ayı olması kararlaştırıldı.

Böyle bir uygulamanın konulmasına sebep olarak şu iki husus gösterilmektedir: Hz. Ömer devrinde ibraz edilen bir borç senedinde, ödeme için vâde tarihi olarak gösterilen Şaban ayının, geçen yılın mı yoksa gelecek yılın mı olduğu kestirilememişti. Ayrıca aynı dönemde Basra valisi olan Ebu Musa el-Eş’arî’den gelen bir yazıda; Hilâfet makamından gönderilen kâğıtların hangisi önce hangisi sonra olduğu ve hangisinin hükmüyle hareket edilmesi gerektiğinin bilinmediği cihetle, bu sorunun acilen halledilmesi isteniyordu.

Bu nedenlerle Hicret, İslam tarihine başlangıç teşkil etmişti.

Hicrî-Kamerî yıl, on iki aydır. İlk ayı olan Muharrem ile birlikte Receb, Zilkade ve Hicrî tarih, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Mekke’den Medine’ye hicretiyle başlar. Ancak takvim başlangıcı olarak bu tarih, Hz. Ömer devrinde kabul olunmuştur.

Zilhicceye Araplar “eşhur’i hurum” adı verir ve bu aylarda savaştan ve her türlü şiddetten uzak dururlardı.

Hz. Muhammed (s.a.s), bu ayın dokuz, on ve on birinci günleri oruç tutmayı ashabına tavsiye etmişti. Peygamber Efendimiz buyurur ki: “Ramazan orucundan sonra, tutulan oruçların en faziletlisi; Allah’a izafet ile şereflendirilen Muharrem ayındaki oruçtur.” (Riyazü’s-Sâlihin, II, 504). Diğer hadislerde, Muharrem ayının onuncu gününe rastlayan ve pek çok önemli olayın cereyan ettiği “Aşûra günü’nde tutulan orucun, bir yıl önce işlenen hata ve günahların bağışlanmasına vesile olacağı müjdelenmiştir” (Riyâzü’s-Salihin, II, 509).

Emevilerin ikinci hükümdarı Yezid zamanında ve hicri 61/milâdi 680 yılı Muharrem ayının onuncu Cuma gününde vuku bulan Hz. Hüseyin’in şehadeti meselesinden dolayı, Şiilerce o gün matem günü sayılmış ve bu matem daha sonraları geniş çapta ve resmi bir hüviyete bürünmüştür.

“Aşura günü” denilen Muharrem ayının onuncu gününde, tarihte pek çok önemli olayın meydana geldiği rivayet edilmektedir. Bunlar arasında şu olayları saymak mümkündür:

– Nuh (a.s)’un gemisinin tufandan kurtulup Cudi dağının tepesine oturması bu güne rastlar.
(Bilindiği gibi bu olay, Hz. Nuh’a inananların bir gemi vasıtasıyla kurtulduğu ve inkarcıların da bütünüyle yok olup gittiği bir olay olmuştu).
– Bunun yanında, Hz. Adem’in tevbesi,
– Hz. İbrahim’in ateşten kurtulması,
– Hz. Yakub’un oğlu Hz. Yusuf’a kavuşması bu güne rastlar.

Muharrem ayının onaltıncı günü ise, Kudüs’ün kıble tayin edildiği ve on yedinci gününün de Fil ashabının geldiği gün olduğu, nakledilenler arasındadır.
Muharrem ayının Osmanlılar devrinde de ayrı bir yeri vardı. Bu ay dolayısıyla şairlerin yazdığı ve “Muharremiye” adı verilen manzum şiirlerin sayısı oldukça kabarıktır. Ayrıca yeni sene başı olması hasebiyle bu ayda, devlet erkanı, padişahın huzuruna çıkarak yeni yılı tebrik eder ve padişahın “Muharremiye” denilen hediyelerini alırlardı.

Muharrem ayı Osmanlı arşivlerinde “Muharremü’l-Haram” şekliyle geçmekte ve kısaca “mim”rumuzuyla gösterilmektedir.

Gıdalarımızda Haramların ve şüphelilerin çoğaldığı bu asırda Müslümanların ve insanlığın dikkatini çekebilmek maksadı ile GİMDES’in teklifi ve WHC’ün onayı ile Hicri Takvimin 17 Ramazan günün “Dünya Helal Gıda Günü” olarak kutlanması bütün dünya Müslümanlarına deklare edildi. Böylece iki yıldır 17 Ramazan’da “Dünya Helal Gıda Günü” kutlanmıştır.