HELAL SERTİFİKALAMA
EVET VEYA HAYIR?
İsteğe bağlı ya da zorunlu? kabul ya da karşı? Bu bir sorudur.
60-70 yıl önce annelerimiz ve kızlarımız evde yaşarlardı, kendi evlerinde yetiştirilen tavuklardan kesilir, kendi baharatlarını hazırlar, ekmeklerini pişirirler, taze sebzeleri bahçelerinden, etlerini aile kasabından satın alırlar pişirirler ve servis ederlerdi. Sağlıklı aile yemekleri yenirdi, kesinlikle sertifika gerekmezdi.
Bugünün gerçeği, kadının evden daha çok işyerlerinde olmasıdır. Aile yemeği kavramı yerine birçok çalışan çiftler evlerinden uzakta yemeklerini yiyorlar. Malzeme hazırlamak yok. Önceden pişirilmiş yemekler 24 saat açık olan süpermarketler ve mağazalarda hazır. Restorantların çoğalması da mantar biter gibi her yeri doldurdu. Bir Müslüman aile için abdest alabileceği, namaz kılabileceği, tesettürünü muhafaza edebileği ve yemeklerinin Helal olacağı yerleri aramak zorunda kalmıştır..
Küreselleşme ile daha da körüklenen dünya çapında gıda talebindeki bu patlayıcı büyümeyi karşılamak için, insanoğlu sanayi üretim tekniklerini yoğun bir şekilde kullanmaya başladı.Satışları artırmak için, insanın arzulama duygularını kasıtlı olarak artırmaya yöneldiler. Bunun için dört bini aşan katkı maddesini yiyecek ve içecek ürünlerinde kullandılar. Başka binlerce bileşik ve bunların kombinasyonları, bu ürünlerin işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması sırasında kullanılabilir duruma geldi. Dünyanın dört bir yanından gelen gıdalar süpermarket raflarında ve bir dizi dondurucularda şaşırtıcı bir şekilde yerlerini almaktadır.
Bol bol yemekler ile dolu dolaplarda, raflarda ya da buzdolablarında bu yiyecekleri nasıl muayene edeceğiz? Her şeyin gerçekten Helal olduğuna nasıl emin olacağız?
Kırmızı rengi veren, ezilmiş cochineal böcekli, çocuk şekerlemeleri için ne diyeceğiz?
Bir somun ekmek için kullanılacak unda, hamur geliştirici olarak, insan saçından veya domuz kılından elde edilen sistain cinsi amino asitler içeriyor mu? nasıl muayene edeceğiz?
Lütfen patates kızartması bir hayvan katkılı tabakayla kaplı mı?
Balık fileto üzerinde galetaya bulanmış tavuk suyu olabileceğini biliyormuyuz?
Zevkle yediğimiz peynirde bir domuz kaynaklı enzim var mı? gerçekten Helal olduğuna eminmiyiz?
Can attığımız çikolatalar likör içeriyor mu?
Eğer dini günlük hayatınıza uygulamak istiyorsanız, kozmetik kremlerin insan plasenta ve hayvansal yağ stearatlar içerebilir olduğunu, biliyor musunuz?
Bir restorantın soğan ve mantar sosunun beyaz şarap ve dana et suyu içerebilmektedir, Bunu biliyormusunuz?
Bir sıcak çikolata sosu, rum alkol içerebilir?
Restorantta tereyağlı çorba imzası ile tavuk suyu da içerebilir mi?
Kullandığınız yağlama fırçanızın domuz kıllarından yapılmış olabileceği hiç aklınıza geldi mi?
Çeşitli şekerlerinizde, pastalarınızda, meyva sularınızda, hatta ilaçlarınızın kapsüllerinde ve tablet üzerine sürülen tabakada domuz jelatini veya helal kesim olmayan sığırdan yapılmış jelatinin kullanılabildiğini düşündünüz mü?
Yine birçok gıda ve ilaçlarda bazı rahatsızlıklara sebebiyet veren aspartam gibi sentetik tatlandırıcıların kullanılabildiğini biliyor muydunuz?
Dünyanın dört bir yerinde üretilen bu ürünlerin üretim yerlerinden, market raflarında sizin önünüze gelinceye kadar mutlaka helal zincirin sağlanabilmesi gerekir. Bunun imanınızın bir gereği, olmazsa olmazı olduğunu biliyormusunuz?
Bu çarpıcı sorular başınızı döndürdü, midenizi bulandırdı değilmi? Halbuki sorularımızı daha iki üç misline çıkartabiliriz.
Tüketici olarak, binlerce ürünün kompozisyonuna giren binlerce katkı maddesinin kontrol ve denetiminin mümkün olamayacağı bir gerçektir. Bunun için dünyanın her tarafında güvenilir helal sertifikalama kurumlarına ihtiyaç vardır. Bu kurumlar işbirliği de yapmalıdır. Şüphesiz 60-70 yıl önce böyle bir zorunluluk yoktu.
Ancak bugün, bireylerin tek tek yapamadığı bu denetim ve kontrolu yapacak bağımsız, tarafsız ve güvenilir üçüncü bir kuruma ihtiyacımızın olduğunu siz de farkettiniz mi?Yazımızın başında helal setifikalama için sorduğumuz sorumuza siz de imanımızı korumamız için EVET helal setifikalamaya ihtiyacımız var diyormusunuz?
İşte! GİMDES bu ihtiyaçtan dolayı 2005 yılında kuruldu. Uluslararsı örgütlendi. Türkiye’de ve birçok ülkelerde yüzlerce firmaya Helal ve Tayyib standarta uygun sertifa verdi. Sadece ülkemizde beşbini aşan ürünü sertifakalı olarak müslümanların hizmetine sundu.
Peygamberimiz (SAV) “Ümmetimin üzerine bir zaman gelecek. İnsanlar ne tükettiklerine endişe duymayacak, bunların Haram veya Helal olup olmadığı onlara önemli olmayacak.” daha sonra ekledi “böyle bir zamanda onların kendi duaları kabul edilmeyecektir.” (Al Buhari)