Dr. Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER
Ramazân-ı Şerîf, geneli itibarıyla fazîletli bir ay olmakla beraber, içerisinde bulunan bazı gecelerin hususî fazîletleri de söz konusudur. Bu fazîletli gecelerden biri de Ramazanın 17. gecesidir.
Büyük muhakkik İbnü Receb el-Hanbelî (Rahimehullâh) Letâifü’l-Me‘ârif nâm eserinde bu konuyla ilgili rivâyetleri toplamış ve Kadir Gecesi’nin, Ramazân-ı Şerîfin 14 veya 17. gecesine tevâfuk edebileceğine dair rivâyetleri de kaydetmiştir.
Nitekim İbnü Mes‘ûd (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Onu Ramazânın on yedinci gecesinde arayın.”
Ramazân-ı Şerîf ayının 17. Gecesi ile ilgili rivâyetler nazar-ı dikkate alındığında, bin aydan daha hayırlı olan mübârek Kadir Gecesinin aranması gereken gecelerden birinin de 17. gece olduğu anlaşılıyor. Bu mübârek gecenin günü de, Bedir Gazvesinin vuku bulmuş olması yönüyle ayrıca önem taşıyor.
Kur’ân-ı Kerîm’de: “…Eğer siz Allâh’a ve o iki ordunun karşılaştığı gün; (Bedir’de hakla bâtılın ayrıldığı) o Furkan günü kulumuz (Muhammed Mustafa)ya indirmiş olduğumuz şeylere (o âyetlere, meleklere, fetihlere ve yardımlara) inanyorsanız…”(Enfal.ayet 41) şeklinde ehemmiyeti vurgulanmış olan bu günü, gecesiyle beraber özellikle Zeyd ibnü Sâbit (Radıyallâhu Anh)ın ve Medîne ehlinin ihyâ ettiği haber verilmiş, Mekke ehlinin de o gece sabaha kadar ibâdet ettikleri ve umre yaptıkları kaydedilmiştir.
Rabbimizin ilham yolu ile GİMDES’e ve dolaylı olarak WHC’e lütfettiği bu güne Helal ve Tayyib hizmetinin de eklenmesi, ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.