KÜRESEL BOYKOTA NE ZAMAN BAŞLAYACAĞIZ?
İki milyara yakın nüfusu olan İslam alemi senelerdir çeşitli konuları vesile yaparak ecnebilerin, gayri müslimlerin firma ve ürünlerini boykot etme çağrıları yapıyor. Ülkemizde de bu kervana katılan pekçok sivil toplum kuruluşu, Web siteleri var. GIDA RAPORU ve GİMDES sitelerimiz de 2005 yılından beri bu BOYKOT için yayınlar yapıyor.
Ama hala İsrail, hür ve huzurlu yaşamaktan başka isteği olmayan Filistinli kardeşlerimizi öldürmeye, bombalarla evlerini, barklarını yıkmaya devam ediyor.
Ama hala Rusya, Çin, Amerika, İngiltere ve ortakları Doğu Türkistanda, Arakan’da, Suriye”de, Afganistanda, Irakta kadın demeden, çocuk demeden binlerce masum kardeşimizi öldürmeye, ırzlarına tecavüz etmeye, evlerini, barklarını yakıp yıkmaya devam ediyor ve bir kere olsun bu zulümlerinden dolayı pes etmiyorlar.
Ama hala Ülkelerindeki her türlü yayın organlarında her Allahın günü İslam dinine, Paygamberine, Müslümanların yaşam biçimine hakaretler ediyorlar, içlerinden biri çıkıp da bir özür dilemiyor.
Ama hala senelerdir Fransa, Hollanda, Belçika gibi pekçok ülkede güya Ermeni soykırımı için anıtlar dikiliyor. Fransa gibi ülkelerde Ermeni soykırımı aleyhinde görüş bildireceklere ceza uygulayacak kanunlar çıkartılıyor.
Ama hala domuzdan çıkartılan binlerce katkı maddelerini ve ürünlerini kullanarak üretim yapan yerli ve yabancı firmalar üretimlerini harıl harıl devam ettiriyorlar.
Bütün bilimsel belgere rağmem nesillerimizi çürüten, hastalıklar içinde bırakan colalar, enerji içecekleri, renkli renksiz gazozlar, ama hala üretilmelerine tam kaz devam ediyorlar
Burada bir terslik görmüyormusunuz? ?
Değil iki milyar insan, bunun onda biri insan canla başla bir eylem yapsa dünya allak bulak olur, yer yerinden oynardı.
Demek ki samimi değiliz. Kendi kendimizi aldatıyoruz. Top yekün ve inanarak yapamadığımız için yüzümüze gözümüze bulaştırıyoruz.
Bir çok ecnebi ülkelerin ürünlerine boykot ilan ettik. Hani nerde? Firmalarımız harıl harıl ham madde, katkı maddesi, yarı mamul, mamul ve hizmet ithalatını o firmalarla devam ettiriyorlar.
İsraile topyekün boykot ilan edildi. Hani nerde? Hormonlu sebzelerimizin genetik yapısı oynanmış tohumları halen İsrailden geliyor.
Amerikan ürünlerine boykot ilan edildi. Hani nerde? Genetik yapıları ile oynanmış mısır, soya, pirinç ve daha pek çok ürün ithalatı devam ediyor.
Ülkelerini, firmalarını ve ürünlerini boykot etmeye kalktığımız kurumlarla bizim yerli firmalarımız, hatta hükümetlerimiz öyle güçlü anlaşmalar yapmışlar ki ne onların makinalarından, ne ham maddelerinden, ne katkı maddelerinden vazgeçemiyorlar, çünkü yaptıkları işlerin patentleri adamların ellerinde.
Bazı firma ve ürünleri, tamamen ecnebi ülkelerde bulunmakta ve ecnebilerce üretilerek Müslümanlara sunulmaktadır.
Bazı ürünlerin üreticileri yerlidir(önemli bir kısmı müslümandır da), ama ürünlerinin patanti ile, ham maddesi ile katkı maddesi ile ecnebiye bağımlıdır. Bazı yerli firmaların sahipleri de yerli, ürünleri de yerlidir, ancak isimleri, ecnebi çağrışımı yapacak isimler taşımaktadır.
Gördüğünüz gibi Müslümanların gerçek bir boykotu uygulayıp başarıya götürebilmeleri için öncelikle ekonomik gücü ellerinde tutan bu kitleyi boykota ikna etmek zorundadır.
Yani evvela içimizdeki Fransayı, içimizdeki Amerikayı, içimizdeki Çinı, içimizdeki
Danimarkayı, içimizdeki İsraili boykot etmeliyiz.
Bu kadar girift bir ortamda ciddi ve sonuç getirebilecek bir boykotu devam ettirebilmek şüphesiz çok zor bir iş. Ancak imkansız değildir.
Ne kadar zor şartlar olursa olsun, BOYKOT iyi yönetilir ve kararlı durulursa iyi sonuç verebilen bir toplumsal harekettir. Ancak BOYKOT’un şartları doğru bir şekilde tesbit edilmelidir. Bu şartlar nelerdir?
1. BOYKOT edilecek hedef ve BOYKOT’a dâhil olacak unsurlar net ve doğru bir şekilde tesbit edilmelidir.
2. BOYKOT edilecek ürünler en geniş şekilde Müslümanların kolayca katılabileceği şekilde seçilmelidir.
3. BOYKOT’a katılacak insanların BOYKOT’a katılma heyecanı ve yoğunluğu tam olmalıdır.
4. BOYKOT’un hedefine ulaşmasına kadar sürekliliği sağlanmalıdır.
Bir BOYKOT hareketinin istenen sonuçları sağlayabilmesi için yukarıda belirttiğimiz şartların yerine getirilmesi önemli olmaktadır. Bu sebeple, bu hareketi başlatan bütün ülkelerdeki sivil toplum kuruluşları sonuç alınıncaya kadar irtibat, dayanışma ve istişare çalışmalarını aralıksız sürdürmelidirler.
BOYKOT’a tüketiciler yanında ülkede üretim yapan firmaların da mutlaka katılmaları sağlanmalıdır. Katılmadıkları takdirde kendi ürünlerinin de BOYKOT’a dâhil edileceği tehditi yapılmalıdır. Bazı kardeşlerimiz BOYKOT’un yerli üretilen ürünlere de teşmil edilmesinde istihdam ve ekonomimiz için sıkıntılar oluşturabileğini ifade etmektedirler. Ancak bu şekilde düşünen kardeşlerimize fıkhın bir kaidesi ile cevap vermek mümkündür. “çok hayırlar için az şer kabul edilir.” Bu anlayış, bizi yarın tam bir ekonomik bağımsızlığa, dolaylı olarak daha güçlü bir ekonomiye, daha yoğun bir istihdama götürecekse buna katlanılmalıdır.
BOYKOT, muhatabı ciddî bir ekonomik ablukaya alma hareketidir ki, muhatap pes edinceye kadar sürdürülebildiği takdirde sonuç alınabilecektir. Bu sebeple BOYKOT’ta sabır ve kararlılık çok önemli unsurlardır. Bazen aylarca, hatta yıllarca sürebilir. Bu durumlarda sabır ve sebat sonuna kadar aynı yoğunlukta sürdürülemezse sonuç alınamaz ve muhatabı daha saldırgan ve daha cüretkâr yapar. Bu sonuca düşmemek için Müslümanlar BOYKOT’u hergün birbirlerine hatırlatarak, teşvik ederek BOYKOT heyecanını taze tutmak zorundadırlar.
Biz GIDA RAPORU olarak BOYKOT hareketini sonuna kadar çeşitli eylemlerle devam ettirmeye kararlıyız. Diğer Sivil Toplum Kuruluşlarımızı da bu eylemleri devam ettirmeleri için çağrıda bulunuyoruz. BAŞLATTIĞIMIZ BU “KÜRESEL BOYKOT” HEDEFİNE ULAŞINCAYA KADAR DEVAM EDELİM. SONUÇTA ZAFER İNANANLARIN, İNANDIKLARI YOLDA YILMADAN ÇALIŞANLARIN OLACAKTIR.
Şimdi Boykot Zamanı… Şimdi üzerimizdeki toprakları silkme zamanı… Şimdi harcadığımız paranın nereye gittiğini düşünme zamanı… Şimdi bisküvi, mama, sakız alırken harcadığımız paranın kimlerin kasasına para, kimlerin silahına mermi, kimlerin uçağına bomba olduğunu düşünme zamanı… Sıradan gezilerde yaptığınız keyifli alışverişleriniz renkli coğrafyamızın sevimli minik yüreklerine korku salabilir. Gözünü kan bürümüş hayvandan aşağı mahlukların, masum insanların üzerine attıkları füzeler, Amerikan, İngiliz, Fransız, italyan, Yahudi sermayesine bilmeden verdiğiniz destekle düşüyor olabilir. Neden olmasın… Onlar bizi boykot ettiler, kan döktüler. Onlar, Mekke’de sadece Müslüman oldukları için mü’minleri açlığa ve susuzluğa mahkum ve mecbur eden, asırlarca haçlı sürüleri ile, ta Kudüse kadar girdikleri her yerde taş taş üstüne bırakmayan, yüzbinlerce masum müslümanın kanını dökmekle övünen, şiş göbekli kırmızı suratlı pis müşriklerin çağdaş torunlarıdır.
20 yıldır, Bağdat’ta ambargolara mahkum edilen miniklerin katilleridir onlar. Bugün Haçlılar bir kez daha topraklarımızda. Mazlum ülkelerin halklarını Yeni Dünya Düzeniyle, dünyaya nizamat vermeye kalkanların tankları Suriye’de,Bağdat yollarında, Gazzenin, Lübnanın sokaklarında, Afganistanın, dağlarında kan kusuyor. Büyük Şeytan havadan vuruyor, Büyük Şeytan karadan saldırıyor.
Bir savaş değildir bu. Mazlum ve müstez’af halkların köleleştirilmesi ve Müslüman Coğrafyanın dirilişinin önlenmesi için ahlaksız, acımasız ve zalim küffarın vahşi senaryolarını yeniden oynamaya kalkmasıdır.
Kendimizi kandırmayalım bugün… TV ekranlarında gözyaşı döküp, Amerikan, İngiliz, Fransız, Danimarka ve İsrail firmalarından ve onların işbirlikçilerinden alışveriş yapmayalım… Yapanları ikaz edelim. Alış veriş yaptığımız marketleri, eczaneleri, kozmetikçileri ve üreticileri sorgulayalım. Boykot etmekle tehdit edelim. Yahudiye, Amerikaya, İngilize silah satmaktır bu. Onlara verdiğin silahlar bugün de yarın da mümin yürekleri vurmaya devam edecektir. Bir gün sizi de annenizi de eşinizi de bacınızı da, çocuklarınızı da vuracaktır. BİZDEN SÖYLEMESİ….